Bilindiği gibi, 18 - 24 Mart tarihleri arası "Yaşlılara Saygı Haftası" olarak kutlanmaktadır. Ülkemizdeki kıdemli yurttaşların, kendilerine özel bir hafta çerçevesinde hatırlanması, sorunlarının ele alınması, mutluluklarının paylaşılması kuşkusuz çok sevindiricidir. Bu kapsamda gerçekleştirilen huzur evi ziyaretleri, düzenlenen toplantı ve paneller, kıdemli yurttaşların ülkemizdeki durumunun iyileştirilmesi ve daha kaliteli bir yaşam sürdürmelerinin sağlanabilmesi açısından da oldukça yararlıdır. Diğer yandan, huzur/bakım evi gibi yaşlıların kurumsal olarak bakımlarının yapıldığı yerlerin kamuoyu nezdindeki imajları dikkate alındığında, "Yaşlılara Saygı Haftası" nda bu konunun daha derinlemesine incelenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Bizim bakış açımız, huzur evlerinin, modern toplum hayatının gerektirdiği en önemli kurumlardan biri olduğu yönündedir. Bize göre, kıdemli yurttaşların öncelikle ve mümkün olduğunca kendi evlerinde bakımlarının yapılması esastır. Ancak, başta sosyo-ekonomik koşullardaki değişim olmak üzere, pek çok nedenle bunun her zaman gerçekleştirilmesi mümkün olmayabilmektedir. Böyle bir durumda da huzur evi gibi kuruluşlar gündeme gelmektedir. Huzur evlerine getirilen pek çok eleştirinin haklı yönü olmakla birlikte, kötü idare edilmekte olan bazı huzur evlerinden yola çıkarak toplum için faydalı bu kurumların toptan eleştirilmesi ve hatta kötülenmesinin haksızlık olacağı düşüncesini taşıyoruz.
Diğer yandan, demans, alzheimer ve benzeri çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle yaşlıların evde bakılamayacak duruma gelmeleri de sık rastlanan bir durumdur. Bu halde, yaşlıların kurumsal bir ortamda bakımlarının yapılması bir zorunluluk haline gelmektedir. Ayrıca, pek çok yaşlının kendi evlerinde de kötü davranışlara maruz kalabilecekleri akılda tutulmalıdır. Bu bakımdan, huzur/bakım evlerinin toplumda ihtiyaç duyulan önemli bir görevi yerine getirdiği düşünülmektedir. Belki yaşlı bakımının toplumsallaşması, bir başka deyişle huzur evlerinin yerel olarak her mahallede orada yaşayanlar tarafından işletilmesi ve mahalle sakinlerinin birbirleri ile ilgilenmesi, yaşlıların alıştıkları sosyal ortamdan-arkadaşlarından kopmadan, bakımlarının bir aile ortamında yapılması, ideal çözümdür. Fakat, henüz bu noktada olmadığımız da kesindir. O halde, bize düşen, o gün gelene kadar, yaşlıların bakımının en iyi şekilde yapılmasını sağlamak ve kıdemli yurttaşların yaşamlarının son dönemini insan onuruna yakışır biçimde geçirmelerini temin etmektir. |